23 Aralık 2012 Pazar

Struck by Lightning

Yine uzun bir ara verdim, aslında buna bir ara bile diyemem sanırım bundan sonra hep böyle olacak. Durumu özetlemem gerekirse Mimarlık bir blogla ilgilenemeyecek kadar yoğun bir bölümmüş diyebilirim. Okulun başından beri neredeyse ilk kez, kar tatili sebebiyle, neredeyse boş geçen bir hafta sonuna sahip olabildim ve tek yaptığım 'izleme' ve 'okuma' eylemleriydi. Ama yazmak için neden Struck by Lightning'i seçtim bilmiyorum, hani bazı şeyler insanı yazmaya yöneltir ve bu da öyle bir şeydi galiba.



İnsan neden kendisini ağlatan filmleri sever çözememiştim bir türlü ama galiba anlamaya başlıyorum. Acıklı hikayelerden bahsetmiyorum, mesela Titanic izleyince ağlarsınız çünkü ya umutsuz bir romantiksinizdir ve Jake'in Rose için canını feda edişi sizi yerle bir eder ya da işin gerçek yönünü düşünüp trajediye üzülürsünüz. Belki spikerler bu kadar ruhsuz olmasa haberlerde gördüğümüz her felakete ağlarız yani. Ama bir karakter için ağlamak, işte çözemediğim kısım bu. Karakterde kendinden bir şeyler bulmak, ya da kısacık iki saatte onu gerçekten benimsemek ağlatıyor insanı galiba. Struck by Lightning'i gözyaşları içinde bitiren kendimi ikinci sınıfa koyuyorum.

Öncelikle film kitap uyarlaması sayılabilir. Ve yazar sevgili başrol oyuncumuzun ta kendisi: Chris Colfer. Kendisinin büyük bir hayranı olduğumu ve filmi izleme sebebimin bile bu olduğunu söyleyebilirim. Ama doğruyu söylemek gerekirse Struck by Lightning'i izlemek için sabırsızlanmaya başladığım zaman Land of the Stories'i okumaya başladığım zamandı. Land of the Stories Chris Colfer tarafından yazılmış bir çocuk kitabı ve gerçekten inanılmaz. Kitabı henüz bitirme fırsatı bulamadım ama büyülendiğimi söylememe gerek yok sanırım. Land of the Stories beni böyle etkileyince Struck by Lightning için gün saymaya başladım (Ülkemizde vizyona girmediği gerçeği ne kadar sayacağımı bilmemi engelliyordu ne yazık ki). Ve en sonunda bugün filmi izleme fırsatını yakaladım.

Şimdi beni bu kadar etkileyen ve ağlamama sebep olan şeyin ne olduğunu bulmaya çalışıyorum. Sanırım hiçbir yerde umursanmayan bir çocuğun elindeki tek şey olan hayallerini takip edişiydi. Tek bir şeye odaklanmıştı, hiçbir şey umurunda değildi çünkü o, kimsenin umurunda değildi. Carson'ın yazarlık hayalleriyle başlıyor film. Kimsenin yazmaya gönüllü olmadığı ve kimsenin okumadığı bir okul gazetesinin editörü. Kimsenin inanmadığı hayallerinin gerçek olabileceğine inanıyor ve bunun için gerçekten çalışıyor. Üniversiteye kabul edilmek için okul gazetesinin yeterli olmayacağını öğrenince de diğer öğrencilere şantajla yazılar yazdırıp bir edebiyat dergisi yayınlamaya karar veriyor. Sonrası fazla spoi oluyor sanırım, eh bir buçuk saatinizi ayırıp izlemenizi öneririm.

Film hakkında söyleyecek çok şey geliyor aklıma iyi ve kötü ama objektif bakabildiğimi sanmıyorum.  Kısaca diyebilirim ki IMDb puanı çok doğru bir puanlama olmuş film için. 7/10. Chris Colfer'ın projelerini takip eden ve hayal gücünün sınırsızlığını bilen biri olarak şunu söyleyebilirim ki bu puanı şöyle yorumlayabilirim ki; Struck by Lightning, mükemmel değil hatta bir çok eksiği var ama vaktiniz varsa izlemeniz gereken bir film.